18 Temmuz 2010 Pazar

Adam tespit yapmış beyler

"Ekşi Sözlük defalarca tartışıldığı gibi, bu sıfat enflasyonunun saf ve lezzetli köpüğünü temsil ediyordu. Hemen her şeyin konuşulabileceği, nick’li bir özgürlük cenneti. Bu söz ve sıfat özgürlüğü potansiyel olarak nihilizme meyilli bir özgürlüktü. Kendini her yere eşit mesafede konumlayan, müdahil olunmayan, sadece “söz söylenebilir” kılan cool, güvenli bir coğrafyadan bahsediyoruz. Bu cool dil bir tarafıyla 60’ların Beat Kuşağı’nın zamanla evcilleşen loser(kaybeden) hırçın dilinden, Bukowski’nin direkt söyleyen pornografisine ve 90’ların hazcı, rahatsız Yeraltı Edebiyatı’na ve Palahnuik’in “Dövüş Kulubü” anarşizminin muktedir muhalifliğine kadar uzun bir gelenekten de besleniyor. "

Ali Şimşek, Birgün gazetesinde yayınlanan yazısında İnci Sözlük ile ilgili girizgahında Ekşi Sözlük'ü bu satırlarla tanımlıyor. Kendi içine kapanık, belirli bir farkındalığı, entelektüelliği ve -her ne kadar her yazarını bu konuda uzman kabul edemeyecek olsak da- eleştiri kültürünü temsil eden Ekşi Sözlük'ün kabuklarını yitirerek yer yüzeyine çıkışı kuruluşundan 6-7 sene sonra gerçekleşti diyebiliriz. Her ne kadar onu yeryüzüne çıkaran yazılı ve görsel medya olsa da, ona nefret kusan, klavyelerinin arkasına saklanmakla, hatta yılansı fare çocuklar olmakla, pitbull ruhlu, prezervatif dilli olmakla suçlayan da onlardı. Minör tonla icra edilen ender marşlardan birine sahip bir ülke olarak Türkiye'de eleştiriye duygusallığı karıştırmadan yaklaşabilmek pek zor; belki Ekşi Sözlük'ü bulunduğu konuma getiren şeylerden biri de buydu.

Günümüzde öyle olmasa da, Ekşi'nin geniş çevrelerce kaliteli olarak tanımlandığı, her isteyenin yazar olamadığı dönemlerde, yani yaklaşık 6-7 sene önce yazar olmak isteyip de olamayan bir başka kitle, farklı isimler altında sözlük klonları oluşturdular. Altyapı olarak her ne kadar o dönemlerde Ekşi Sözlük'ten üstün olsa da yazarlarının Ekşi'dekiler kadar -gerek entelektüel, gerek mizahi- kalifiye olmaması nedeniyle Zamane Sözlük (o zamanlardaki adı Zibidi Sözlük idi) Türk sözlük tarihinin unutulanlar safına dahil oldu. O dönemlerden bugüne gelebilmiş, popülaritesini koruyan, yine de yukarıdaki sebeplerden ötürü her daim Ekşi'nin gölgesinde kalmış olan İtü ve Uludağ Sözlük var. Uludağ Sözlük'ü kuran zall, 2007'de herkesin bir sözlük klonu oluşturabileceği bir yer olan sözlükspot'u kurdu. Aynı dönemlerde kurulan, Ekşi Sözlük'teki "sözlük formatı"ndan sıkılıp forum-sözlük arası bir konsept olan Zeykur Sözlük'ün kapanmasıyla buradaki yazarların çoğu, sözlükspot'ta İnci Sözlük adı altında bir sözlük klonuna geçiş yaptılar.

İnci Sözlük'ün motivasyonunu sağlayan temel şey, Ekşi Sözlük'teki format sıkıntısıydı, ama İnci Sözlük'ü bugünlere getiren şey Ekşi'de olduğu gibi yazarlarıydı. Formattan sıkılan veya sadece eğlenmek isteyen insanlar herhangi bir foruma değil, bu sözlük klonuna geçiş yaptı, çünkü Ali Şimşek'in tanımladığı üzere "uslu, temiz, entelektüel kolejli çocuğu" görünümündeki Ekşi yazarlarının bir kısmı "dark side"a meyilliydi. Yani aslında kimi yazarları habersiz olsa da, İnci Sözlük'ün önemli bir kısmını Ekşi Sözlük yazarları oluşturuyor. Peki bu "dark side"da tam olarak ne vardı?

Öncelikle belirtmek gerekir ki İnci Sözlük Ekşi'nin formatsızı olarak oluşmadı; Ekşi Sözlük'te belirli bir süre vaktini geçirmiş ve belirli bir mizahi altyapıya sahip bir insanın gözlemleyebileceği üzere, o yukarıda da bahsi geçen "uslu, temiz, kolejli çocuk" imajı can sıkmaya başlamıştı. Bunun üzerine paragrafın başında tanımladığım kitle bunun 180 derece zıttı bir kimlikle İnci Sözlük altyapısını oluşturdu: yani din-siyaset gibi ciddi konuların konuşulmadığı, hatta yasaklandığı, bunun dışında -hukuki sakıncalar dışında- hiçbir sansürün olmadığı, sevgi sözcüklerinin bile küfürlerden oluştuğu, sadece eğlence amaçlı sağa sola "saldırılar" gerçekleştiren bir kimlik. Yeryüzündeki Ekşi'ye tepkili kitlenin bir nevi yer altına inişiydi bu.

İnci'yi meşhur kılan şey biraz önce bahsettiğim saldırılar. Bilinen ilk büyük saldırısı son yılların internet fenomeni haline gelen twitter'a gerçekleşti. Twitter'da yer alan bir açığı saptayan bilo31 nickli İnci yazarı sayesinde dünyaca ünlü kişilerin sayfalarını ele geçirip kendilerini takipçileri olarak kaydettiler. Bu olay İnci'yi dünyanın en yüksek tirajlı gazetelerinde manşet yaptı. Bir sonraki büyük saldırıları facebook üzerineydi. Facebook kullanıcıları, "şikayet et" butonu yerinde İnci Sözlük'ün mottosu olan "inci siker", "dedeleri göster" gibi yazılarla karşılaştı, hatta bazı İnci'ciler kimi kullanıcıların duvarlarına da girişerek orada yazılanları "inci, merve ve hakan mallarını duvara dayayıp sikti." olarak değiştirdi. Bir sonraki, ve İnci Sözlük'ü fenomen haline getirecek olan olay ise Okan Bayülgen'in programında gerçekleşti. Bu saldırı, biraz sonra değineceğim bir toplumsal farkındalık yaratma amacı güttüğü için, kendilerini en çok kişi tarafından duyuran saldırı olmasa da en anlamlısı olduğu için çok önemli ve kayda değer.

Bu saldırıda, daha doğrusu saldırıyı gerçekleştiren imelih messi nickli kişinin Okan Bayülgen'e yazdığı ve kendisinin de bunu programında okuduğu mektupta; sorgulama, öğrenme, üretme kültürü yerine insanlara görsel uyuşturucular sunan medyaya, hizipçi, bölücü, dolandırıcı yönetimlere, Corporation adlı belgeselde şahane bir şekilde betimlenen hastalıklı zihinlere sahip kapitallere saldırı ve bunlara karşı insanlarda toplumsal bir bilinç uyandırma çabası söz konusuydu. Bu denli duyarlı bir davranışı İnci Sözlük kimliğiyle bağdaştırıp onu alternatif bir Project Mayhem oluşumu olarak yorumlamak, İnci'yle çok içli dışlı olmayan birinin bir çırpıda yapmaya meyil edeceği bir eylem olacaktır. Peki hal bu iken, pek çok yeryüzü insanının lanetlediği Ekşi Sözlük'ün bile (bir kısmının, en azından) İnci'den bu denli nefret etmesinin sebebi ne olabilir?

Herhangi bir kurumsal kimliğe ait bir olayı o kurumun kendisine atfetmek yanlıştır, hele ki sözlük gibi her (ya da pek çok) insanın oluşturduğu kurumlar söz konusu ise. İnci'cilerin saldırı olarak nitelendirdiği olaylara baktığımızda yukarıdaki "anarşist ve duyarlı" tiplemenin de münferit olduğunu görebiliriz. Zira Murat Bardakçı'ya "Topkapı Sarayı'nda inci kaplı bir sözlük varmış doğru mu bu" dedirtmenin, canlı yayınlanan bir spor programının sunucusuna "İnciya Rakos" diye hayali bir futbolcunun ismini söylettirmenin, veya pek çok canlı yayınlanan programın konuklarına "inci, dedeler" gibi anahtar kelimeleri söylettirmenin herhangi bir toplumsal farkındalık oluşturma çabasıyla bir alakası yok. Aslında işin ilginç yanı da bu; İnci o kadar düzensiz bir oluşum ki, yaptığı saldırılar, kendi formatı gibi, bir süre sonra kendi düzenini buluyor ve ortaya hedeflenenden başka, ama insanların hoşuna gidecek, suni bir amaç çıkıyor. Örneğin Ekşi Sözlük'e yaptığı "nutellalı" saldırının tek amacı Ekşi'dekileri kızdırıp eğlenmekti; ama iş bir süre sonra öyle bir hal aldı ki Ekşi Sözlük'teki temiz kolejli çocuklar "nutella olayını abartmışız biraz galiba" diye bir ders çıkararak olayı olumlamayı başardılar.

Aynı münferitliği çok tepki toplayan "Ekşi Sözlük kızlarını listeleme" veya civciv öldürüp altına "inci siker" yazıp fotoğrafını çekme gibi olaylarda da görebiliriz. Geniş kitlelerce izlenen programların getirdiği şöhretin bir yan etkisi olarak da görülebilir bu olaylar; zira İnci'cilerin "liseli, ergen, anaokul terk" gibi sıfatlarla betimlediği, benimse sadece kafasının karışık, İnci'nin misyonunu anlayamadığını düşündüğüm kişilerin gerçekleştirdiği ve tüm İnci Sözlük'e mal edilemeyecek tatsız olaylardan başka bir şey değildi.

Peki açalım o zaman, İnci'nin misyonu nedir? Hayata geçmiş bir Mayhem projesi olarak mevcut sistemi yıkıp yerine daha iyisini getirmek mi? Uyuşturulmuş gözleri açarak bir farkındalık aşılamak mı? Yoksa kimilerinin gördüğü üzere, boş zamanı çok, eline kız eli değmemiş, hatta ağır ruhsal sorunları olan bir grup abaza mı bunlar? Hiçbiri değil; İnci, sözlük kültürünün getirdiği, amacı sadece eğlenmek olan ve illa ki bir üst amaç atfedilecekse denilebilir ki sadece belirli bir mizahi farkındalığı yansıtmayı amaçlayan, düzensiz, anarşik denilemeyecek kadar bilinçsiz, eğlenceli bir dark side Ekşi Sözlük klonu. Dark Side'ın her zaman kötü olduğunu kim söylemiş? Atalarımızın dediği gibi:

"Come to the dark side,

We have cookies."

7 yorum:

Karşı dedi ki...

Özet geç... diyesim geldi :P

olcay dedi ki...

bunu bir arkadaş da dediydi, ben de şu linki yolladıydım, ama yazıyı okumayı da deneyebilirsiniz buna girmektense.. (mehe mehe)

http://alturl.com/cwszb

olcay dedi ki...

bu yazıyı bırak "yayınlayabilir miyiz"i, "hacı bak biz bunu yayınladık al gir sevin" diye bile mail atmadan sitesinde yayınlayan birgün gastesini önce kınıyor, sonra yayınladıkları için teşekkür ediyor ve en sonunda soruyorum: hiçbir yere göndermedim olm ben bu yazıyı, nerden buldunuz lan?

http://www.birgun.net/lifes_index.php?news_code=1279620120&year=2010&month=07&day=20

reksan reklam sundu.

Adsız dedi ki...

gerçekten başarılı bir değerlendirme. bu durumda bize de şukulamak düşer.

exhorder dedi ki...

açık kaynak denilen şey zararlıdır. kişilerin emeğine, yaratıcılığına ve çalışmalarına telif hakkı koyulmalıdır. ekşisözlük içinde aynısı geçerli, bu klonların hepsinin kapattırılması lazım. orjinal haliyle, sahibinin telifinde çalışması lazım ekşinin. aksi durumda gücünü yitirme tehlikesi ile karşı karşıya kalacaktır.

olcay dedi ki...

sözlükte telif meselesi aslında bu yazının biraz daha dışında, ayrıca tartışılması gereken bir konu. ancak ben zararlı olduğunu düşünmüyorum. inci sözlük söz konusu olduğu için onun üzerinden örnekle devam edeyim; inci'nin ekşi'yle tek ortak noktası adında sözlük kelimesinin geçmesi gibi geliyor bana. yazıda her ne kadar inci için "gençler takılıyor sadece, eğlenceli bir ekşi klonu o kadar" dedimse de esasında inci'nin, sözlüklerin yapay formatından sıkılmış bir forumdan pek bir farkı yok. şu durumda olmayan bir benzerliği gerekçe göstererek bize telif ödeyin demek esas inci'nin yaratıcılığına, emeğine saygısızlıktır.

bir de şu açıdan düşünmek lazım, ortaya çıkan ilk portal tipinde site hangisiydi bilemiyorum (muhtemelen yahoo falandır) ama diğer portalların da ortaya çıkmasının toplamda yıllar içerisinde kaliteyi artırdığı zannedersem pek tartışılmaya değer olmayan bir gerçek. şu durumda yahoo'nun (ya da ilk bu formatı uygulayan sitenin) diğerlerinden telif istemesi kadar haksızca bir istek olamaz. rekabet her alanda olduğu gibi internet sitelerine de kaliteyi getirmiştir, ayak uyduramayan silinip gitmeye mahkumdur.

öte yandan, ekşi'nin güç kaybetmemesi gerektiği kanısına nereden varıldığını da pek anlayamıyorum. ayrıca popülariteyi değil de kaliteyi güç olarak ele alırsak ekşi'nin zaten çoktan güç kaybettiği (yaklaşık 5 yıldır) ortada olan bir gerçek (şimdi bu tartışılabilir, ben de abi gidip de owencan'ı author'la, otisabi'yle, komutan uçak tekme'yle falan nasıl kıyaslayabilirsin ki diye bir örnek verebilirim). yönetimi yıllar içerisinde hatalı kararlar alıp kaliteyi bizzat kendi elleriyle düşürdüyse, bunu sağa sola telif verin bize diye saldırmakla değil, zararın bir yerinden dönmeye çalışmakla kaliteyi yükseltmeyi düşünebilirler.

exhorder dedi ki...

İnci sözlük "porno" içerikli olmasından dolayı post-modernist kültür sayesinde ayakta kalabilmiştir. ama dikkat ederseniz son zamanlarda gücünü iyice yitirdi. etkin olduğu zaman dilimi 2010 ve 2011'in ilk yarısıdır.
Ekşisözlük aslında entelektüel birikimli yazalar tarafından temeli atılmış bile olsa, sabırtaşı yazar alımları (sanırım aralık 2008'den itibaren) ve 10.nesilin tamamı seviyeyi düşürmüştür. Zamanla düzelebileceğini düşünmekteyim.