4 Mart 2009 Çarşamba

I like rusty spoons

En sevdiğin animasyon ne diye sorsalar, ki bir insan niye böyle bir soru sorar anlam veremedim şimdi ama devam edeyim, Salad Fingers demek için çok fazla düşüneceğimi sanmıyorum. Pek çok kişinin izlerken dellenip kapadığı bir animasyonu bu kadar sevmek sağlıklı bir şey mi bilmiyorum gerçi ama, amaan.

2004 yılında David Firth'in yarattığı, Flash'ta yapılan bir animasyon bu. Müzikleri hariç (ki en az animasyonun kendisi kadar rahatsız edici olduğu söylenebilir; Boards of Canada sağolsun) tamamen David Firth mamülü. Hikayeyi özetlemek gerekirse; rahatsızlık verecek kadar sakin bir gezegende yaşayan Salad Fingers adlı yeşil suratlı mutantın salata şeklindeki parmaklarıyla objelere dokunup orgazm olmasından ve bu yapayalnız hayatını çeşitli meşgalelerle geçirmeye çalışmasından doğmuş acayip bir hikaye Salad Fingers'ın hikayesi. Muhtemelen kendisi, bilinçaltına itilmiş ölüm, yalnızlık ve çeşitli şeylere duyulan fetişin dışavurumunu temsil ediyor. Çevresinde ve içindekilere tamamen zıt olarak aşırı nazik mizacı da bu animasyonu bu kadar ürkütücü kılan şey olsa gerek.

Normalleştirilmiş kişisel algıların ışığı altında ilk bakışta iğrenç, ikinci bakışta korkunç, üçüncü bakışta "lan..ben..neyse" olarak görünse de sonraki bakışlarda ne idüğü bir ihtimal anlaşılabilen şey aslında Salad Fingers. Anime edilmiş bir Skrik'tir aslında bu, herkesin ta içinde olan ama bir o kadar yabancı olunan, izlemeye dayanılamayan şeyi anlatır. 21. yüzyılın şizoid bir adamıdır, iletiştiği tek kişi kendi parmaklarıdır ve bu iletişim onun için öylesine önemlidir ki, parmakları ona yaratılış amacıymışçasına orgazmik bir zevk verir; bu yüzden onun ismi, varoluşunu ve aslında ne olduğunu sembolize eder. Çekmekte olduğu varoluş sancısı bakımından Bulantı'nın Roquentin'i ya da Yabancı'nın Mersault'su, Salad Fingers'ın insan biçimine bürünmüş biçimidir bir bakıma. Veya mevzubahis Salad Fingers olduğundan şöyle demek daha mantıklıdır ki; Roquentin ya da Mersault'nun Salad Fingers biçimine bürünmüş halidir Salad Fingers. (hmm)


Kendisini yaratırken David Firth'ün ilham aldığı isimlerin arasında Tim Burton, David Lynch, Chris Morris gibilerini görmek pek şaşırtıcı değil. Her ne kadar bu animasyon ekstrem bir örnek olsa da David Lynch'in bilinçaltıyla alıp veremediklerini Tim Burton gotizmine katınca ortaya aşağı yukarı böyle bir şey çıkıyor. Üstüne bir de Aphex Twin, Sigur Ros, Boards of Canada gibi şahane insanların eserleri eklenince yenmiyor da yanında yatılıyor.


Yabancı ülkelerde bir hayli popüler olsa da Türkiye'de pek tanınmıyor Salad Fingers. Hatta sanıyorum Avustralya'da, bir festivalde 7 bölümünün gösterimi yapılmış. (tarih itibariyle 8 bölümü var) Aslında bir bakıma daha iyi Türkiye'de bu kadar tanınmıyor olması, zira tanınsa muhtemelen Jack Skellington gibi, Sally gibi güzel bir animasyonu ıvır zıvır aracılığıyla piç etme organizasyonunun kurbanı olurdu.

Her ne kadar sevilebilirliğini garanti edemesem de, ki izleyenlerin pek çoğunun nefret edeceğini de sanıyorum, hayal gücünün nelere kadir olduğunu görmek açısından bir göz atmakta fayda olduğunu düşünüyorum kendisinin. Fat-Pie'da 8 bölümü mevcut. İzleyin gari.

Hiç yorum yok: